Süreyya Karacabey’in 27 Mart Dünya Tiyatro günü bildirisi ;
“Yolları kapalıydı bizi sahneye götüren bütün caddelerin, oyuncular rollerine sarılıp beklediler uzun süre.
Ölüm gölünün kıyısındaydı Nina, kefenler dikiyordu seyircilerine. Hamlet’i oynayan oyuncu, bir intikamın peşinde değildi, ekmek götüremediği için evine, surların dibinde yürüyordu. Treplev’i oynayan oyuncu tıpkı onun gibi sığamadı hikâyesine, bir ümit bulmak için karanlık geçitlerde dolaştı. Işıkçılar ellerinde bir fenerle geçtiler sokaktan, dağılmış dekorları toplayamadı sahne tasarımcıları, rollerin büründüğü sihirli kumaşlar, paramparça oldu oyuncuların düşleri gibi, sonra konuşamasınlar diye gelip ağızlarını kapattılar. Tiyatrolar kapalıydı, karanlıkta gölgeleri büyürken fuayenin, seyir yerinin ve sahnenin, bir söz boşlukta yankılandı:
BÜYÜLÜ ŞEYLER MADDEDEN YAPILMIŞTIR!
Bir ölüm gemisiydi zaman, kıyılarımıza sadece ölüler bıraktı, veda etmeden gömdük sevdiklerimizi, her şey yasaktı. Sahneye birlikte bakmak yasaktı ama arka sokaklardaki atölyelerde, merdiven altlarında, fabrikalarda yasak değildi ölümüne çalışmak. Tiyatro perde açamadı ama dünyanın her yerinde iktidarların kanlı oyunları hiç perde kapatmadı, rolleri yasaklanmadı, kostümleri parçalanmadı. Tiyatro yasaktı, bir ufka beraber bakmak yasaktı ama hep birlikte seyredildi işsizlik intiharları. İnşaatlarda çalışırken ölenlere, evler arası kutular taşırken caddelere düşen kurye çocuk bedenlerine bakmak yasak değildi. İçine doğru daralan evlerde kanayan çocukların ve kadınların çığlıklarını işitmek yasak değildi. Her şey bir süre unutuşa bırakıldı, çalgısını kılıfına koyarak kendini öldüren çocuklar unutuşa bırakıldı, kapanan mekânlar, çalışmak zorunda olduğu için hastalananlar, ıssız mezarlıklarda törensiz yatanlar, unutuşa bırakıldı. Onların bütün fısıltısını beklerken kaydetti boş sahneler, unutuşa bırakılan her şeyi bir gün anlatacaktı. Hiç açılmayan kapıların ardındaki tavanda bir söz asılı kaldı:
BÜYÜLÜ ŞEYLER MADDEDEN YAPILMIŞTIR!”